Thursday, May 24, 2012

Devletin Cinsiyetler Arası İlişkiye Bakışı Neye Delalet Ediyor?

Radikal'de yayımlanan Gençlik kampları harem-selamlık oldu! başlıklı haber hükümetin toplumdaki kız/kadın-erkek ilişkisine nasıl yaklaştığını, çoğunlukla dini inanışlardan temellenen ahlaki kodlamaların devletin bilinçaltına ne derece sirayet etmiş olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Çok benzer bir hadisenin yakın zamanda, Samsun'daki 19 Mayıs gençlik ve spor bayramı etkinlikleri sırasında bir erkekle kadının güreş tutması üzerine Samsun Valiliği'nin başlattığı incelemeyle kamuoyunun gündemine geldiğini de unutmamak lazım.

Peki kamplar neden harem-selamlık olarak ayrılıyor? İlk olarak akla gelen halkın önemli bir kısmının harem-selamlık bir uygulamayı tercih ediyor olabileceği. O zaman tamamen karma uygulama yapmak bu insanların bu ücretsiz hizmetten yararlanmalarını engelleyerek onlara haksızlık yapmak olabilir. Peki karma kamp dönemleri neden tamamen kaldırılıyor? Neden daha sınırlı sayıda da olsa karma kamp için kayıt alınmıyor? Aynı Milli Eğitim Bakanlığı'nın talebe göre Kürtçe, Lazca, Çerkezce dersleri açılacağını taahhüt etmesi gibi tespit edilecek talebe göre daha ufak çaplı da olsa kız-erkek karışık yaz kampları yapılamaz mıydı?

Yoksa varsayım haremlik selamlık uygulamanın çocukların bu kamplardan alacağı faydayı düşürmediği mi? Kampların amacı aynı zamanda çocukların birbirleriyle iletişim kurması, sosyalleşmesi, arkadaşlık bağları oluşturması değil mi? Çocukların karşı cinsle iletişim kurup kurmaması hiç mi önemli değil? Hadi onu da geçtim, geçmişte karma kamplara çocuklarını gönderen ailelerin haremlik-selamlık sistemine dönünce çocuklarını göndermekten cayacağı, ve bu tepkinin de mantıklı sebeplere dayanabileceği göz ardı mı ediliyor?

Muhafazakar ailelerin kendi inanışları ve ahlak anlayışlarına göre karma aktivitelerde bazı sakıncalar görebileceğini yadsımıyorum. Örneğin kız çocukların özellikle ergenlik çağındaki erkekler tarafından fiziksel tacize maruz kalma ihtimalleri olabilir. Veya çocuklarının karşı cinsle aralarında duygusal ve cinsel yakınlaşmalar aileleri rahatsız edebilir. Peki bunun çözümü karma kampları ortadan kaldırmak mıdır? Farzedelim hem karma hem de haremlik-selamlık kamp düzenlemeleri bir takım kısıtlar (bütçe, zaman, mekan) yüzünden mümkün değil. Bu durumda karma sistem yerine haremlik-selamlığı seçmek savunulabilir mi? Benim idealimdeki devlet bu tarz bir kararı meşruluğu savunulabilecek bir genel toplumsal fayda prensibine dayandırmak durumundadır. Ve o prensibin beslendiği gerekçe (örneğin "genel ahlakın" muhafazası veya çoğunluğun bu konudaki talebi) şayet devletin sağladığı diğer hizmetlere de uygulanabiliyorsa mutlaka uygulanmalıdır. Aksi taktirde devlet ya ayrımcılık yapmaktadır ya da kendisinden beklenen tutarlılığı göstermemektedir. Buradan hareketle diyorum ki devletin sağladığı ilk ve orta öğretim ve hatta yüksek öğretimde de haremlik-selamlık sınıf uygulamasına, ve hatta kızlara ve erkeklere ayrı okul binası uygulamasına gidelim. Yoksa muhafazakar vatandaşlarımızın ve devletimizin haremlik-selamlık yaz kampları konusunda ortaya koyduğu "haklı" gerekçeler iş çocuklarımızın haftada 5 gün gittiği ve saatler geçirdiği okul ortamına gelince bir anda geçersiz mi kalıyor?

Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Gençlik kampları yetkilileri zaman zaman kamplarda kız-erkek ayrımı yapıldığını ve 6 yıldan bu yana ise kamp çalışmalarının karma olarak yapıldığını belirtmiş. Bu ifadeyi biraz irdelemek gerek. İfade çok açık olmasa da benim anladığım önceden kız ve erkekler aynı dönem kapsamında kamplara kabul ediliyor, ama zaman zaman kız ve erkekler kamp içindeki aktivitelere birbirlerinden ayrı katılıyormuş, zaman zaman da kamplar tam anlamıyla karma olarak yürütülüyormuş. Şimdi ise kampların kız ve erkek dönemleri olarak daha katı bir şekilde ayrılmasına karar verilmiş. Peki o zaman bu değişimin sebebi nedir? Eğer seçmenin bu konuda bir şikayeti vardıysa Genel Müdürlüğün bunu 6 yıl boyunca farketmemiş olması mümkün mü? Yoksa bunu hükümetin ve bürokrasideki kadroların artık gelecek olumsuz tepkilerden etkilenmeyecek veya bu tepkileri gözardı edecek gücü ve otoriteyi elde ettikleri şeklinde mi yorumlamalıyız?

Kararlarına temel aldığı prensiplerin sonuna kadar arkasında durmaya çalışan bir devletimiz olsaydı zamanla okullarda da cinsiyet temelli sınıf/bina ayrımına gidileceğini öngörebilirdik. Prensipsiz ve tutarsız bir devletimiz olmasına şükretmek için alın size bir neden. Neyseki devlet henüz izlediği politikaları başka alanlara (okullara, çocuk hastaneleri ve kliniklerine vs.) genişletmenin yol açacağı absürdlüğü, bunun yaratacağı toplumsal infiali göze alamamaktadır.

Neticede bu tarz uygulamaların münferit vakalar olmadığını AKP iktidarı geçmişteki benzer uygulamalarıyla veya bu uygulamaları başlatan bürokratlara göz yumarak birçok kere gösterdi. Önemli bir çoğunluğu muhafazakar bir toplumun iş başına getirdiği muhafazakar bir hükümetten harem-selamlık seçeneğini getirmesini ben de dahil birçoğumuz yadırgamamıştır herhalde. Fakat karma kampları seçme şansının kaldırılmasını sadece muhafazakarlıkla açıklamak mümkün değil. Bu noktada insanın aklına başka açıklamalar geliyor. Acaba karşımızda geçmiş hükümetlerin dindar/muhafazakar kesimin duyarlılıklarını tamamen hiçe saymasına tepki duyan ve bu tepkisini rövanşist politikalar ile gösteren bir iktidar mı var? Geçmişte maduriyet yaşamış kemik seçmen kitlesinin bu maduriyetini gidermenin ötesinde çoğulculuktan uzak bu politikalarla toplumun diğer kesimini mağdur etme yolunu seçmiş bir iktidardan bahsedebilir miyiz? AKP, uzun iktidarı süresince sadece kendinden önce hakim olan devlet zihniyetinden değil, sosyal ve kültürel olarak o zihniyetle ilişkilendirdiği vatandaşlarından da intikam almayı mı istemektedir? 

No comments: